Avcılık ve Yetiştiriciliği

Avcılık ve Yetiştiriciliği





Ortadoğu’da en makbul at ırkı Arap atıdır. Türkiye’de 3.000 baş saf kan Arap atı olduğu hesap edilmektedir. Bunun 1/3’ü yani 1.000 kadarı Şanlıurfa’da mevcut olup 400 başı damızlıktır. Genel olarak Şanlıurfa’daki at sayısı 20.000 civarındadır. Dünyanın en asil Arap atlarının yetiştiği yörelerden birisi de Şanlıurfa’dır. Sahip olsun olmasın, Urfalılar atı uğur sayarlar. Bu işi bilenler; "Eğer at beslemeye gücün yetmiyorsa, komşunun duvarından bir delik aç, hiç olmazsa evine atın soluğu girsin" derler. O ev ve çevresindeki yedi evin bundan nasiplendiğine inanılır. Gülen, ağlayan, söz ve halden anlayan atlar yetişmiştir Şanlıurfa’da. Koşuda geride kaldığı için sahibini memnun edemeyen atın uzun süre yem yemediği hatta öldüğü, görülmüş olaylardandır. Türkiye atçılığında Şanlıurfa’nın ayrı bir yeri vardır. Osmanlı
devrinde bu durum bariz şekilde görüldüğü gibi, Cumhuriyetin
ilk yıllarında da (1924–28) devam etmiş, Devlet haraları için
Şanlıurfa’dan halk yetiştirmesi aygır ve kısraklar alınmıştır. At
yetiştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla 1947 yılında Urfa ile birlikte
bütün Doğu Anadolu’ya hizmet veren bir Atçılık Islah Kurumu
kurulmuştur. 1838 yılında Şanlıurfa’yı ziyaret eden Alman
Mareşali Helmuth Von Moltke, buradaki Arap atlarına hayran
kalmış; seyrettiği bir cirit oyunundan son derece etkilenmiştir.
Şanlıurfa’nın yetiştirmelerinden yağız aygır “Şüveyme”, 1900
yılında Paris’te açılan uluslararası bir sergide dünya birincisi seçilmiştir.
Malatya Sultansuyu Harası menşeli al kısrak “Seklâve”
ise ikinci olmuştur.
Halen, Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneğine kayıtlı
Şanlıurfalı üye sayısı 300 kadardır. Her şeye rağmen Urfa’
da at sevgisi azalmamıştır. Yarışlarda zevkle takip edilmektedir.
Türkiye’de resmi at yarışları yapılan 6 ilden birisi Şanlıurfa’dır.
750 dönümlük arazi üzerine kurulu Şanlıurfa Hipodromu, konusu
ile ilgili her türlü gelişmeye uygun bir konumdadır.