Birecik ilçesi Şanlıurfa’ya 80 km. uzaklıkta olup yüzölçümü 852 km2’dir. İlçe merkez belediye ile birlikte 82 mahalleden oluşmaktadır. Birecik kuzeyde Halfeti, kuzeydoğuda Bozova, doğuda Suruç ilçeleri, güneyde Suriye, batıda Gaziantep iliyle çevrilidir. 2016 nüfus sayımına göre ilçenin toplam nüfusu 93.668 kişidir. Daha çok dalgalı bir düzlük niteliğindeki ilçe toprakları Şanlıurfa platosunun güneybatı kesimini oluşturur. Bu topraklar batıdaki doğal sınır olan Fırat Irmağı kıyısına doğru gidildikçe alçalır. Fırat Irmağı boyunca uzanan düzlükler ilçenin en önemli tarım alanlarıdır. İlçedeki temel ekonomik etkinlik tarım ve tarıma dayalı küçük sanayidir. Bitkisel üretim oldukça çeşitlenmiştir. İklimin ve toprakların elverişliliği nedeniyle buğday ve arpa gibi tahılların yanı sıramercimek, pamuk ve fıstık gibi ürünlerde yetiştirilir. Şanlıurfa ilinde zeytinciliğin en fazla yapıldığı yer Birecik’tir. İlçede hayvancılıkda önemli bir geçim kaynağıdır. En çok küçükbaş hayvan beslenir; yağ, peynir, yün, yapağı gibi hayvansal ürünler elde edilir. Sanayi, başta dokuma ve gıda olmak üzere, yetiştirilen tarım ürünlerinin işlenmesine dayanan küçük tesislerden oluşur. Birecik, yüzey şekillerinin elverişliliği ve Fırat Irmağı kenarında önemli bir köprübaşı olması nedeniyle eski çağlardan beri çeşitli yerleşmelere sahne olmuştur. Hititlerin egemenliğinde yörenin adının ’’Birthe’’ olduğu söylenir. MÖ 9 yüzyılda Asurların eline geçen Birecik, daha sonra sırasıyla Pers, Makedonya, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşadı. 780’de Arapların hâkimiyetine giren ilçe, 11. yüzyıldan sonra Selçuklu egemenliğinin ardından yeniden Bizans hâkimiyetine girmiştir. Artuklu, Eyyubi, Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerini, 1502’de başlayan Safevi egemenliği izledi. 1517’de Osmanlı topraklarına katılan ilçe 19. yüzyıl sonralarında Halep vilayetinin Urfa sancağına bağlı bir kaza olmuştur. 1919’da bir süre İngiliz işgalinde de kalmıştır. Fırat Irmağı’nın üzerindeki ulaşım etkinliği ve buna bağlı olarak gelişen ticaret ve sanayi, Birecik kentine eskiden beri damgasını vurmuştur.16. yüzyılda Birecik’te ırmak gemileri yapan bir tersanenin olduğu bilinmektedir. Birecik 1956’da Fırat üzerine o dönemde Türkiye’nin en uzun köprülerinden biri olan BirecikKöprüsü’nün yapımıyla yeniden gelişmeye başladı. Böylece daha önce Fırat’ın kabarma ve taşmalarına bağlı olan ulaşım, doğal koşulların sınırlamalarından kurtuldu, ülke pazarıyla bütünleşme süreci hızlandı, ticaretle birlikte tarımsal etkinlik de canlandı. Birecik soyu tükenme tehlikesi altındaki Kelaynak kuşlarının göç merkezi olması dolayısıyla da önemli bir yerdir.