Haleplibahçe Mozaik Müzesi

Haleplibahçe Mozaik Müzesi





Şanlıurfa, “Mozaikler Şehri”dir. İl genelinde, bir müzeye sığmayacak kadar, mozaik potansiyeli vardır. İlimizde şimdiye kadar 100’den fazla mozaik keşfedilmiştir. Urfa’ya ait mozaiklerin bir kısmı kayıp, bir kısmı meraklı kişilerin koleksiyonunda, kayda geçenler ise Şanlıurfa ve İstanbul Ayasofya Müzelerinde sergilenmektedir. Büyük İskender’in istilasından sonra onun komutanlarından Seleukos Nichator I tarafından Urfa’da eski bir yerleşim üzerine Grek kültür ve sanatına uygun olarak MÖ 312-132 yılları arasında Seleukos Hanedanlığı kurulur. Yeni kurulan şehre İskender’in doğduğu kentin adı verilir. Yani Edessa kenti. Edessa kentinde kültür ve sanat doruk noktasına ulaşmıştır. Edessa Krallığı, Urfa tarihi ve mozaik tarihi açısından büyük önem taşır. Şanlıurfa merkezdeki Halil’ür-Rahman Gölü (Balıklıgöl)’nün yanı başında, gecekondular altında kalan Antik Edessa kentinin Grek kültür kalıntılarından en önemlisi; çok renkli ve usta bir üslûpla yapılan Haleplibahçe mozaikleridir. Edessa kenti, arkeolojik araştırmaları beklemektedir. Grek imparatorluk mozaik geleneği, MÖ 132-MS 244 yılları arasında hüküm süren Osrhoene Krallığı Dönemi’nde yerel bir üslupla devam etmiştir. Bu antik kentin sınırları içerisindeki Haleplibahçe’de, 2007 yılında yapılan kazılarda, günümüzden 3.000 yıl önce Egeden, Karadeniz’e ve Anadolu’nun içlerine uzanan kültür havzasında, erkek egemenliğine karşı savaşan amazon kadınlarının av sahnesi mozaiği bulundu. Mozaiklerin ilk tespiti Yrd.Doç.Dr Bahattin ÇELİK ve Arkeolog Ali UYGUN tarafından yapıldı. Savaşçı amazon kadınları bu havza içerindeki devletlerin ve milletlerin mitoloji, tarih ve edebiyatında efsanevi olarak anlatılır. Haleplibahçe Mozaiklerinin en önemli özelliği “Savaşçı Amazon Kraliçelerinin İsimleriyle Beraber Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki Tek Örneği” olmasıdır. Uzmanlar, Haleplibahçe Mozaiklerini mozaik tekniği, sanatı, 4 mm² ebadında Fırat Nehri’nin orijinal taşlarından yapılması ve benzeri özelliklerinden dolayı, dünyanın en kıymetli mozaiği olarak tanımlamaktadır. Haleplibahçe’de Şanlıurfa Valiliği imkânlarıyla Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Başkanlığında ve arkeologlarımızın nezaretinde, ilk etapta 100 m²’lik mozaik gün ışığına çıkarılmıştır. Av sahnesi mozaiğinin kenar bordürlerinde, geometrik motifler, bitki desenleri, güvercin, kanatsız eros, sincap, ördek, keklik, ceylan ve tazı figürlerine yer verilmiştir. Mozaiği çevreleyen bordürün köşelerinde ise “Edessa Güzeli” diye kamuoyuna yansıyan, maska yer verilmiştir. Ayrıca mozaiğin genelinde doğadaki tüm renklerin kullanılması, aynı rengin farklı tonları kullanılarak verilen gölgelendirmeler, kısacası renklerin zenginliği, taşların küçüklüğü, üst seviyedeki sanatın mozaiklere resmedilmesi görenleri büyülemektedir. (169) Edessa Güzeli (170) Yaralı Aslan Ana sahnede dört amazon kraliçesi Penthesileia (Pentesileya), Antiope, Hippolyte (Hipplüte) ve Melanipe (Melanipe) savaşçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle, tek göğüslü olarak yaya, ya da at üstündeki av sahneleri tasvir edilip Grekçe isimlerine yer verilmiştir. Bu sahneler bugüne kadar rölyeflere resmedilmişti, kraliçelerin Grekçe isimleri ile yer aldığı av sahnesinin mozaiğe resmedilmesi dünyada ilk defa Urfa’da Haleplibahçe’de ortaya çıkmıştır. Ana sahnenin sağ alt köşesinde adının yazıldığı bölüm korunamadığı için Penthesileia (Pentesileya) olduğu tahmin edilen Amazon kraliçesi şaha kalkmış süslü bir at üzerinde, yayını germiş, geriye dönük vaziyette, ne olduğu belirlenemeyen vahşi bir hayvana okunu fırlatmak üzeredir. Önünde ise daha önce okla vurduğu leopar acı içinde kıvranmaktadır. Penthesileia (Pentesileya), Ares’in kızı olup antik dönemin en önemli kahramanlarından biridir. Troia (Troya) savaşında Troialıların yardım çağrısına Savaşçı amazon kadınlarından oluşan ordunun başında savaşa iştirak etmiştir. Penthesileia (Pentesileya), Antik dönemde yarı tanrı olarak anılan ve Aşil (Akhileus) tarafından öldürülmüştür. Ana sahnenin sağ üst bölümünde Antiope adlı Amazon kraliçesi, elinde labris diye bilinen iki ağızlı balta ile av sahnesine katılmakta, ayı olduğu düşünülen hayvanla burun buruna gelmektedir. Halikarnas Balıkçısı’na göre iki ağızlı balta Anadolu’nun simgesidir. Antiope ırmaklar tanrısı Asaopos’un kızı olup antik dönemin bir diğer kahramanıdır. Amazon ülkesine gelen Tehescus (Teseus) tarafından kaçırılıp Yunanistan’ın orta batı bölümündeki Atikka’ya götürülür. Savaşçı amazon kadınları Antiope’yi kurtarmak için Atikka’ya akın eder, şiddetli çatışmalar neticesinde ne yazık ki Antiope öldürülür. Ana sahnenin sol üst bölümünde Amazon Kraliçesi Hippolyte (Hipplüte), elindeki kılıcı bir panterin boynuna saplamakta, köpeklerinden biri pantere, diğer köpeği ise kanatları açık vahşi devekuşuna saldırmaktadır. Daha önce kılıcıyla yaraladığı aslan ise Hippolyte (Hipplüte)’den uzaklaşmaktadır. Bu av sahnesinde leoparın ve aslanın korkusu, acı çekme hali, akan kanları ve gölgeleri başarıyla resmedilmiştir. Hippolyte (Hipplüte), Ares’in kızıdır ve antik dönemin en önemli kahramanlarındandır. Zeus’un üvey oğlu olan ve Herkül olarak bilinen Herakles, Hippolyte (Hipplüte)’nin altın kemerini almak için amazonlar ülkesine gitmiş ve onunla savaşa girişmiş, yapılan şiddetli çatışmada Herakles Hippolyte (Hipplüte)’yi öldürerek altın kemerini almayı başarmıştır. Ana sahnenin sol alt bölümünde Melanipe (Melanipe) at sırtında elindeki mızrağı aslana saplamakta, köpeği ise aslana saldırmaktadır. Bu av sahnesinin sağında kırmızı meyveli bir ağaç ve hemen yanında kaya parçası üzerine tünemiş bir keklik başını geriye çevirmiş olup bitenleri izlemektedir. Melanipe (Melanipe), Helenin oğlu Aiolos’un kızı olup antik dönemin bir diğer kahramanıdır. Melanipe’nin, Herkül (Herakles) tarafından esir alındığı söylenilir. Apollon ve Artemis Tapınağı, İzmir, Efes, Sinop, Samsun iline bağlı Terme Çayı yanında kurulan Themiscyria gibi yerleşimler amazon kraliçeleri tarafından kurulmuştur. Yunan mitolojisinin en önemli unsuru olan Savaşçı Amazon Kraliçeleri Şanlıurfa’nın var olan kültürel mirasına bir katkı da bizden deyip Şanlıurfa Haleplibahçe’den tüm dünyayı selamlamaktadır. Haleplibahçe’de yapılan kazı çalışmaları sonucu farklı mozaikler de ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında en önemlilerinden biri Truva Savaşı’nın kahramanlarından Aşil (Akileus)’dir. Alanda Aşil’in hayat hikâyesini konu alan taban mozaiği, Şanlıurfa Müzesi arkeologları tarafından ortaya çıkarılmıştır. Mozaik Müzemizde sergilenen çeşitli mozaiklerden biri ise Orpheus Mozaiği’dir. Yapılan araştırmalara göre; MS 194 yılına tarihlenen “Orpheus Mozaiği”’nin 1998’de Şanlıurfa’dan götürüldüğü belirlenmiştir. Amerika’nın Dallas Müzesinde olduğu tespit edilen mozaik, Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimleri ile 2012 yılında Türkiye’ye getirilerek İstanbul Arkeoloji Müzesine yerleştirilmiştir. Daha sonra bu nadide eser, Haleplibahçe’de yapımı tamamlanan Haleplibahçe Mozaik Müzesine yerleştirilmiş ve 2015’te itibaren sergiye açılmıştır. Haleplibahçe’de yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ve Roma dönemine tarihlenen yerden ısıtmalı hamam da alanın nedenli önemli bir yerleşim yeri olduğunu gözler önüne sermektedir. Tüm bu özelliklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı Haleplibahçe’de biri arkeoloji diğeri mozaik müzesi olmak üzere iki adet müze yapılmasına karar vermiştir. Yeni Şanlıurfa Müzesi ve mozaikler için yapılan Haleplibahçe Mozaik Müzesi 24 Mayıs 2015 tarihinde hizmete girmiştir.


336x280.png

728x90.png