Yeryüzünde önemli, özel ve kadim şehirler vardır. Bu şehirler, geçmişten günümüze tarih, bilim, hukuk, inanç, kültür, sanat, edebiyat, medeniyet gibi insanlık kültürünün oluşumuna ve gelişimine mekân olmuş önemli merkezlerdir. Bu şehirler batıda Atina ve Roma; doğuda ise Mekke, Medine, Kudüs, İskenderiye ve Urfa’dır… Arkeolojik bulgulara göre Urfa, dünyanın en eski kenti, insanlık tarihinin başlangıcı, tüm insanlığın ortak ata yurdudur. Urfa, taşı toprağı tarihle yoğrulan ve tarihin her döneminde mutlaka izi bulunan; il genelinde ortaya çıkan her arkeolojik bulguda, tarihin yeniden yazılmasına vesile olup tarihe kaynaklık eden, tarihin gelecekle buluştuğu kadim bir şehirdir. Balıklıgöl’ün yanı başındaki arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan “12.000 yıllık Dünyanın En Eski Heykeli”, eser sayısı bakımından Türkiye’nin 5. büyük müzesi olan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Yüzyılımızın en önemli arkeolojik keşfi olarak kabul edilen, Şanlıurfa merkezdeki “12.000 yıllık Dünyanın En Eski Arkeolojik Tapınağı: Göbeklitepe” ve aynı döneme ait olduğu tespit edilen birçok sit alanı ile Urfa, “Dünyada en çok arkeolojik kazı yapılması gereken yer” niteliğini hala korumaktadır. Sahip olduğu özgün kültür varlıkları bakımından Urfa şehir merkezi, Göbeklitepe ve Harran, “Dünya Kültür Mirası Aday Listesi” ne alınmıştır. Urfa, ilkel dinlerden, çok tanrılı ve tek tanrılı dinlere ait inançların ve bu inançlarla bağlantılı kültürlerin binlerce yıl yoğrulduğu, kaynaştığı tarihi bir kent olarak kültür ve inanç turizminde birçok peygamberi bağrından çıkarmış bir şehirdir. Urfa, enbiyası, evliyası, ereni, ermişi ile gönül sultanlarının mekânı, muhabbettin başkentidir. Urfa, kutsal mekânlarda dualarınızın daha büyük bir anlam kazandığını ve Makam-ı İbrahim’de asırlardır yapılan zikir ile kalbinizin pasının silindiğini hissetmeniz anlamında önemli bir merkezdir. Âlimi, din adamı, filozofu, düşünürü, yazarı, şairi, seyyahı, ressamı, sanatçısı, şarkıcısıyla ünlü olan; üzerine birçok şiir, destan ve ağıt yazılan Urfa, mistik ve otantik yapısıyla ve sahip olduğu özgün mirası ile hâlâ ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Ünlü tarihçi Ebul Farac’a göre Urfa, Nûh tufanından sonra kurulan ilk şehirlerden biridir. Hazreti İbrahim Urfa’da doğmuş, Nemrud’la efsanevi bir şekilde mücadeleye girmiş, Mucize-i İbrahim ile ateş, Urfa’da gülistana dönüşmüş “serin ve selamet” olmuştur. Hz. Yakub, kardeşi İys’in gazabından kaçarak Harran’a gelmiş, Harran’da dayısı kızıyla evlenmiş ve 15 yıl kadar Harran’da çobanlık yapmış, oğlu Hz. Yusuf henüz iki yaşında iken ailesi ile Kenan eline göç etmiştir. Doğu Yahudiliği ve Hristiyanlığı Urfa’yı ve Harran’ı ziyaret edenleri “Hacı” kabul eder. Museviler açısından Urfa, Hz. İbrahim, Hz.Yakub ve Hz. Musa’nın yaşadığı topraklar olması dolayısıyla Arz-ı Mev’ud yani Hz. İbrahim’den dolayı vaat edildiğine inanılan topraklar içerisinde kalan en önemli merkezlerden biridir. Hristiyanlar açısından Urfa, Hz. İsa’nın kutsadığı bir şehirdir. En kıymetli emanet olan ve halen İtalya’nın Torino Müzesinde sergilenen “Kutsal Mendil veya Kefen” Urfa’ya aittir. Müslümanlar açısından Urfa, İbrahimî ve Eyyubî bir şehirdir. Hz. İbrahim’in soyundan olan Hz. Eyyub, Şam diyarından gelerek Eyyubnebi Beldesi’ne yerleşmiş, bu bölgede sabrın sultanı olmuş, vefatının akabinde bu beldeye defnedilmiştir. Hz. Eyyub’u görmeye gelen Hz. Elyasa, onu göremeden vefat etmiş ve Eyyubnebi Beldesi’ne defnedilmiştir. Eyyub’un sabrını miras alan bu şehir, Şuayb Antik Şehri ile Mısır’da bir Kıpti’yi öldürüp kaçan Hz. Musa’nın sığınma yeri olmuştur. Hz. Musa, Şuayb Peygamberin yanında kalarak çobanlık etmiş ve ünlü asasını ondan alarak, buradan Tur Dağı’na çıkmıştır. İnanç önderlerini bağrından çıkaran Urfa, peygamberlere izafe edilen makamları ile tarih boyunca “Peygamberler Şehri” veya “Peygamberler Diyarı” adıyla anılmıştır. Urfa merkeze 48 km. mesafede olan ve son arkeolojik araştırmalarda MÖ 7.000 yılına ait bulgular veren tarihi Harran şehri, üç semavi dinin de kabul ettiği Hz. İbrahim’in ata yurdudur. Tarihi Harran şehri, bağrında taşıdığı kültür varlıklarının yanı sıra tarihte üstlendiği misyonu ile din, kültür, sanat, edebiyat, felsefe, astroloji gibi alanlarda Dünyanın ilk üniversitesi olarak ilim ve irfan yurdu olmuştur. Harran Eyyubnebi turizm yolu güzergâhı üzerindeki Şeyh Hayat El-Harrani Türbesi... Hz. Yakub Kuyusu... 12 İmamdan biri olan İmam Bakır Hz.’nin Makamı...Keşiş Mağaraları... Bazda Mağaraları... Han el-Ba’rur Kervansarayı... İsmini Şuayb Peygamberden alan Şuayb Antik Şehri; ay, yıldız, güneş ve gezegenlere tapınmanın yaşandığı Soğmatar Antik Şehri... Hz. Musa Kuyusu... Çimdin Kale; Hz. Eyyub Peygamberi, eşi Hz. Rahme’yi ve Hz. Elyesa Peygamberi bağrında saklayan Eyyubnebi Beldesi, güzergâh üzerindeki en önemli kültür varlıklarıdır. Urfa merkezdeki Halil ür-Rahman Gölü’nün yanı başındaki Edessa kentinin tamamında Erken Roma Dönemi’ne ait mağara mezarlar, bu mağaralarda kayaya oyulmuş Süryanice ve Grekçe yazılar, rölyef ve mozaikler bulunmuştur. Balıklıgöl’ün yanı başındaki Haleplibahçe’de on üç odalık bir saray, sarayın içindeki odaların tamamında taban mozaikleri bulunmaktadır. MS 5.yy’a ait olduğu tahmin edilen Haleplibahçe’de Amazon Kraliçelerinin Mozaiğe Resmedilmiş Tanımlı ilk örnekleri, binanın koruyucu tanrısı Kitisis (KTICIC)... Truva savaşının kahramanı Aşil... Aşili eğiten at adam Kenteor Kiron (KHİRİON)... Aşil’in annesi deniz tanrıçası Tetis (THETİS)...Truva atı fikrinin sahibi Odiseus (ODYESSEUS)’un tasvirlerine yer verilmiştir. MÖ 3.200 yılına ait “Dünyanın En Eski Mozaiği” Siverek ilçesine bağlı Hasek Höyük’te bulunmuş ve arkeoloji literatürüne girmiştir. Urfa il genelinde, bir müzeye sığmayacak kadar, keşfedilmeyi bekleyen mozaik vardır. Bu yüzdendir ki Urfa Mozaikler Şehri olarak bilinir. Urfa, Karacadağ Kayak Merkezi ile “Kış Turizmi”, Karaali Kaplıcaları ile “Termal Turizmi”, Karacadağ ve Tektek Dağlarındaki özgün flora, faunası ve bozkırlarda gezen ceylanlarıyla “Doğa ve Yayla Turizmi”; Cennet suyunun karıştığı durgun ve serin Fırat suyuyla buluşan sahil şeritleri ve Saklı Cennet Halfeti tekne turları ile “Göl, Sahil ve Su Sporları Turizmi”; Urfa’ya özgü kelaynak, keklik ve güvercinleri ile “Ornitoloji Turizmi”; Geleneksel el sanatları... Mutfak zenginliği ve damak lezzeti... Dünyaya nam salmış musiki ustaları... Yaşanan ve yaşatılan otantik ve mistik yapısıyla “Kültür ve Folklor Turizmi” gibi turizm çeşitliliğinde önemli bir potansiyele sahiptir. Urfa her alanda olduğu gibi milli mücadelesinde de farklılığını ispat etmiş, “Kendi Kendini Kurtaran Şehir” olarak tarihe geçmiştir. Bu yüzden Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 1984 yılında Urfa’ya “Şanlı” unvanı verilmiştir. İlk tarımın yapıldığı verimli toprağı ile geçmişte Mezopotamya’nın, bugün ise GAP’ın başkentini, Türkiye’nin en büyük ve dünyanın 6’ncı büyük barajı olan Atatürk Barajı’nı, Tarihle yoğrulan ve her arkeolojik bulguda tarihin yeniden yazılmasına vesile olan, dantel dantel işlenmiş geleneksel mimari yapılara sahip dünyanın en eski kentini, Medeniyetlerin ve uygarlıkların buluştuğu, kaynaştığı, hoşgörünün ve muhabbettin başkentini, İbrahim Peygamberden miras kalan cömertlik ve misafirperverliği, Eyyûb Peygamberden gelen sabır öğretisini, Allah’ın selamı, selameti ve bereketi İbrahim ve ’aline olsun diye dua edilen, Peygamberler şehrini görmek istiyorsanız Yolunuz mutlaka Urfa’ya düşmeli… Selami YILDIZ